DİĞER VARLIKLAR


LABİRENT
Yunan mitolojisinde, bu çeşit yerlerden ilkinin, mimar Dedalus tarafından Girit kıralı Minos için yapıldığını anlatan bir hikâye vardır. Girit kralı Minos bir labirentte insan vücutlu, boğa başlı bir yaratık olan Minotor'u hapsetmişti. Bir gün Minos'un kızı Ariadne'nin sevgilisi Theseus, Minotor'u öldürmek üzere Girit'e geldi. Ariadne ona, labirente girmeden önce, çıkarken yolunu kolay bulabilmesi için bir yumak verdi. Thesus bu labirente girerken bu yumağın ipliklerini yere salıverecek, çıkarken de iplikleri toplayarak aynı yoldan geçip dışarı çıkabilecekti. Böylece Thesus Minotor'u öldürdükten sonra, yumak sayesinde yolunu bulup labirentten çıkmayı başardı.
Son yıllarda Girit'te yapılan kazılarda, Knossos yakınlarında bir dağda, bu hikâyede anlatılan labirentte benzeyen bir yapı kalıntılarına rastlanmıştır. Son kazılarda Mısır'da da böyle bir labirentin kalıntıları ortaya çıkarılmıştır.




TARTARUS
Tartarus ya da Tartaros, Yunan mitolojisi'nde, hem bir tanrı hem de yeraltında bir yer adıdır. Ünlü şair Hesiodos'a göre ağır bir demirin cennetten dünyaya düşmesi dokuz gün almaktadır. Şaire göre, bir dokuz gün daha sonra ölüler diyarının en altında, Hades'in bile en uzağında yer alan Tartaros'a ulaşılır. Ilyada'da Tartaros'la Hades'in arasındaki uzaklığın dünyayla cennet arasındaki uzaklıkla aynı olduğu söylenmiştir. Üç kat geceyle kaplı bir bronz duvarın içinde durmakta olan Tartaros, evrende oluşan ilk varlıklardandır. Yerleşiklerinden kiklopların gözcüsü buranın üstünde ikamet ve bekçilik eden intikamcı yarı yılan kampenin Zeus tarafından yok edildiğine rivayet edilsede, cesetlerin etini iliklerine kadar yiyip bitiren korkunç demon Eurinomus muhtemelen halen oradadır.
Yunan mitolojisine göre cehennemdir. Katiller, günahkarlar,tanrılara karşı çıkmış olanlar ve bunun gibileri yeraltının en dipteki katmanı olan Tartaros'a mahkûm edilir. Tartarosa'da hükmeden kişi Hades'tir bu diyar ölülerin mekanı olmasına rağmen yeryüzünden girilebilir lakin burayı korkunç 3 başlı köpek Cerberus korur. Bu konuyla ilgili Orpheus hikâyesi vardır: Orpheus, gelmiş geçmiş en büyük lir sanatkarıdır. KarısıEurydike'yi herşeyden çok sever, lirinden bile. Ancak gün gelir, Eurydike ölür. Orpheus bu acıya dayanamaz ve karısını kurtarmaya karar verir. Ancak bu iş onun için zor olacaktır, karşısında hem ölülerin efendisi Hades, hem onun eşi Persephone, hem de bekçi Cerberus vardır. Ama öyle sever ki Eurydike'yi onu kurtarmak için her şeyi göze almıştır. Yeraltı dünyasının geçidini bulur, aşağı iner. Hades'in ve Persephone'nin karşısına çıkar. Konuşarak onları ikna edemeyeceğini bildiğinden tanrılara lir çalmaya başlar. Hades ve eşi o kadar etkilenir ki çaldığı lirden ona izin verirler. Öyle bir şarkıdır ki bu Cerberus'u sakinleştirmiştir. Hades, Orpheus ile bir anlaşma yapar. Karısının gitmesine izin verecektir ama bir şartla: Orpheus ölüler ülkesi'nden çıkmadan ona bakmayacaktır yoksa Eurydike'nin ruhu sonsuza kadar kaybolacaktır. Orpheus kabul eder ve yola çıkar eşiyle. Ona bakmaması gerektiğinden Orpheus önden gider, lir çalarak. Çıkışa çok yaklaştığında kimine göre emin olmak için, kimine göre karısının çığlığını duyduğu için, kimine göre de sadece bir ses duyduğu için dönüp geriye bakar ve eşiyle göz göze gelir. Eurydike'nin ruhu sonsuzluğa karışırken eşini bir daha kaybeden Orpheus iyice kahrolur. Yaşayanların Dünyası'na döndüğünde kahrından fazla dayanamaz ve o da hayatını kaybeder. Eşi ile buluşup buluşmadıklarına gelince, bazıları onların buluşup sonsuza dek mutlu olduklarını söyler, bazıları da Orpheus'un lir çalarak eşini her yerde aradığını rivayet eder...




KHAROON
Kharoon ya da Kharon (Ölülerin Kayıkçısı).
Kharon ölü ruhlarına Acheron ırmağını geçirtmek için para alır o nedenle ölülerin ağzına bir metelik konurdu. Para almazsa Kharon ruhları kovar, taş çatlasa yumuşamazdı. Hele toprağa gömülmeyen ruhların Hades bataklığını geçmeleri olanaksızdı. Kharon Etrüsk mezarlarında sık rastlanan bir simgeydi.
Ölmekte olan insanı yer altı ülkesine almakla tam anlamıyla öldüren bir cin olarak gösterilir. Hermes'in kılavuzluğunda yeraltına inen birçok ölü Kharonla ve kendi kendisiyle konuşur, ölümden sonra her türlü varlığın boş olduğu sonucuna varır.



DAİDALOS
Daidalos,Yunan mitolojisi'nde eli her sanata yatkın olan bu kişiye verilmiştir. Yunan mitolojisindeki, Kekrops, yani Attika'nın kral soyundan gelme olduğu varsayılan Atina'lı bir zanaatkâr sanatçıdır. İkarus ve İapyx adlı iki oğlu vardır. İlk kez Homer tarafından Ariadne'nin dans yerinin mimarı olarak anlatılır.
Daidalos, hem mimar hem heykeltraş hem de her türlü mekanik araçları yapan çok yönlü bir yaratıcıdır. Sanatının en önemli yaratısı olarak, Eflatun'un Menon adlı diyaloğunda sözü geçen canlı heykelleri gösterilebilir.
Atina'da atölyesinde Talos adındaki yeğeni ile birlikte çalışır. Ancak Talos çok yetenekli bir gençtir ve ustası Daidalos'u bile geride bırakacak kadar çalışkandır. Talos'un ölü bir yılanın dişlerini kullanarak testereyi icat etmesi, ustası Daidalos'u çok kıskandırır ve çırağını Akropol'den aşağı atarak öldürmesine neden olur. Bu cinayet ortaya çıktığı vakit, Daidalus Girit kralı Minos'a sığınır.
Minos ondan kızı Ariadne için bir dans yeri inşa etmesini ister. Orada bir saray cariyesinden oğlu İkarus dünyaya gelir.
Daidalos daha sonra daha değişik entrikaların içine girer. Minos'un karısı Pasiphae ondan Minos'un Poseidon'a kurban etmediği boğayla çifleşmek için Daidalos'tan özel bir düzenek ister. Daha sonra Minos'un istediği labirentin plânını yapar. Buraya daha sonra Minotauroskapatılacaktır. Daha sonra Daidalos kralın kızı Ariadne'ye Theseus'un labirentten çıkması için iplik yumağı fikrini verir ve labirentin merkezine giden yolu tarif eder. Minotor'un ölümünden sonra Minos bunu sineye çekemez ve Daidalos'u oğlu İkarus'la birlikte labirente kapatır.Daha sonra Daidalos labirentten kaçmak için her şeyi dener ve labirentin derinliklerinde Minos'tan kurtulup labirenti kendine ev yapar.Minos ölse bile asla Daidalos'un peşini bırakmayacağına dair yemin eder ve öldükten sonra hayaleti Daidalos'u labirentte aramaya devam eder.
Burada oğlu İkarus ile beraber bir süre hapis kalır. Bir süre sonra, aklına balmumu ve tüylerden, tıpkı kazlarınki gibi bir kanat yapıp havalanmak gelir. Planını uygular. Böylece kendisinin ve oğlu İkarus'un balmumundan kanatları olur. Havalanarak labirentten çıkmayı başarırlar. Daidalos, İkarus'a uçarken çok alçalırsa denize düşeceğini, çok yükselirse de güneşin tüyleri birbirine bağlayan balmumlarını eriteceğini tembihler. Ancak uçmanın cazibesine iyice kapılan İkarus, babasının uyarılarına kulak asmaz, bu uyarılara uygun davranmaz ve yükseldikçe yükselir. Ancak güneş balmumlarını eritir ve İkarus artık uçamayarak denize düşer, ardından da boğularak ölür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder